Tıbbi Sülük (Hirudoterapi) uygulaması nedir?
Sülük tedavisinin geçmişinin piramitler kadar eski olduğu kabul edilmektedir. Firavunların mezarlarında sülük resimleri ve Roma ve Yunan metinlerinde sülüğün tıbbı amaçlı olarak kullanıldığına dair bilgiler mevcuttur.
Hipokrat (D. MÖ 460, İstanköy – Ö. MÖ 370, Larissa) hastalıkların temelinde hurafelerin olmadığını, hastalıkların belirli mantık çerçevesinde geliştiğini ilk olarak ifade eden batı tıbbında ‘tıbbın babası’ kabul edilen Yunanlı bir hekimdir. Aelius Galenus (MS 200 – MS 129) Roma Dönemi’nde yaşamış ve modern tıp dünyasını teorileri ile 1000 yıl etkilemiş tıp bilim adamıdır. Bu hekimlerden itibaren hirudo tedavisi kullanılagelmiştir. Hirudo tedavisinin temelindeki fizyolojik mekanizma son yıllarda canlının ağız salgısının incelenmesinden sonra ortaya çıkmıştır.
Dr. Benjamin Rush, 17.yüzyılda Amerika Birleşik Devletleri’nde sülük tedavisinin kan dolaşımında ve damarsal hastalıkların tedavisinde bilinenden daha fazla faydasının olduğunu tespit etmiştir. Dr.Henry Clutterbuck, 1840 yılında “sülük mantıklı kullanıldığında, yüksek oranda faydalı olduğunu bildiğimiz mükemmel bir ilaç” diye ‘Hirudo Medicinalis’i tarif etmiştir.
Avrupa’da 18. ve 19. yüzyılda sülük tedavisi popülerlik kazanmıştır. Yüzyıllar boyunca tüm dünyada hastalıkların tedavisinde önemli bir unsur olmuştur. Avrupa’da, özellikle Almanya, Fransa ve İngiltere sülük mucizesini keşfetmiş ve her yıl milyonlarca adet sülük ithal etmişlerdir. Yalnızca Avrupa değil, Asya ve Uzak Doğu ülkeleri de yoğun olarak sülük kullanmıştır ve kullanmaya devam etmektedir. Rusya dünyada sülük ihraç eden ülkeler arasında üst sıralardadır.
20.yy’da antibiyotiklerin keşfiyle beraber, Avrupa’da kısmen tıp dünyasında popülaritesi azalsa da, 1928 yılında Richard Truszkowski tarafından ‘Hirudo Medicinalis’in enzimleri bilimsel olarak incelenmiştir. Plastik cerrahisinin ve ortopedik implant cerrahilerinin yaygınlaşması ile canlının ağız salgısındaki mucizevi etkiler yeniden keşfedilerek kullanılmaya başlanmıştır.
‘Hirudo Medicinalis’in kullanımı ülkemizde son 30 yılda plastik cerrahide başarılı ameliyatlara imza attıktan sonra Avrupa tıbbından etkilendiğimiz için kullanımı yaygınlaşmıştır. Aslında sülük tedavisi ülkemizde geleneksel olarak Anadolu’da uzun yıllarca kullanılmış hekimler tarafında ‘koca-karı’ tedavisi olarak görülmüş ve ilgi gösterilmemiştir. Toplum da ‘sülük gibi emmek’ gibi deyimler kullanılarak bu canlı bilinçaltımızda aşağılanmıştır. Bu aşağılanmayı hak etmeyecek şekilde insanlığa faydalı olduğu yüzyıllardır bilinen bir gerçektir. Tüm uygulamalarımızda olduğu gibi sülük tedavisinde de Avrupa’da kullanım yaygınlaştıkça bizde de kullanımı tıp dünyasında artmaya başlamıştır. Doğrusu bu tarz tedaviler modern tıp bilgileri ile harmanlanarak integratif olarak değerlendirilip insanlığın tedavisi için kullanılmalıdır. Nasıl ki tüm gelişmişliğimize rağmen çocukların gelişiminde anne sütü içeriği ve etkileri ile halen bir numaradır ve olmaya da devam edecektir. Aynen Hirudo medicinalisin tedavilerde kullanımı da etkinliği açısından önemlidir ve önemli olmaya devam edecektir. Sülükte olduğu gibi bitkisel tedavilerde de kaynak doğal olduğundan şifa derecesi sentetik olanlara göre daha yüksektir. Sülük tedavisi ve fitoterapi (bitkisel tedavi) hastalıklara şifa kaynağı olması için çok daha fazla ilgiyi hak ediyor.
Sülük Tedavisinin Etki Mekanizması
Bu canlının ağız salgısı, insan fizyolojisindeki maddelerle kolayca entegre olabilecek 100 üzerinde biyoaktif madde ihtiva etmektedir. Temel mantık, canlı kan emerken sivrisinekler gibi vücudumuza ağız salgıları bırakırlar. Bu salgılar sülüğün kan emmesini kolaylaştıran özelliktedir. Canlı bu işlemi yaparken damar ve lenf sitemimize verdiği enzimler sayesinde hastalıklı bölgelerimize şifa kaynağı olmaktadır. Ağız salgısı içeriği nedeniyle, özenle hazırlanmış ilaç özelliğindedir. Hirudo medicinalis salgıladığı biyoaktif maddeler ile küçük bir fabrika özelliğindedir.
![9](https://drhuseyinulger.com/wp-content/uploads/2022/11/9.png)
Sülük Salgısındaki Maddeler
Hirudin: Kan pıhtılaşmasını önler (trombine bağlanır).
Hyaluronidaz: Doku geçirgenliğini artırarak viskozitesini düşürür.
Apiraz: Konak trombosit agregasyonunu inhibe eder.
Kollajenaz: Kolajen peptid bağlarını parçalar.
Proteazlar: Protein bağlarını parçalar. Yara, yanıklarda hasarlı alanları parçalayarak temizler.
Lipolitik enzimler: Lipidlerin dağılımı; trigliseritlerin hidrolizini içerir.
Destabilaz: Fibrini (trombolitik etkiler) eritir.
Bdellines: Anti-enflamatuar tripsin, plazmin, acrosini inhibe eder.
Eglines: Anti-enflamatuar alfa-kimotripsin, kimaz, substilisin, elastaz, katepsin G aktivitesini inhibe eder.
Calin: Kan pıhtılaşmasını kolajen ve Van Willebrand faktörüne bağlanarak inhibe eder. Kolajen-kaynaklı trombosit agregasyonunu inhibe eder.
Triptaz inhibitörü: Konak mast hücrelerinin proteolitik enzimlerini inhibe eder.
Asetilkolin: Vazodilatör etkilidir.
Karboksipeptidaz A inhibitörleri: Kan akışını artırır.
Faktör Xa önleyicisi: Kompleksler oluşturarak pıhtılaşma faktörü Xa aktivitesini inhibe eder.
![10](https://drhuseyinulger.com/wp-content/uploads/2022/11/10.png)
Tıbbi Sülük uygulaması bu biyokaktif maddeler sayesinde vücudumuzda aşağıdaki etkileri oluşturur:
- Kan pıhtılaşmasının azalması
- Trombolitik (pıhtı yıkımı) etki
- Doku ve organlara kan akımının artırılması
- Antihipertansif etki (normotansif)
- Toksinlerin ve kan pıhtılarının kan ve lenf sistemini drenajı
- Nöromüsküler sistemin uyarılması
- Damar geçirgenliği restorasyonu
- Bakteriyostatik etki (mikroorganizmaların çoğalmasını durdurma ve ölmelerini sağlama)
- İmmün sistemi uyarıcı etki
- Akupunktur noktalarına uygulayarak organ fizyolojisinin dengelenmesine yardımcı olma
- En önemli etkisi; halen mevcut tıbbi tedavilerle başarılamayan uç organlarda mikrosikülasyonu arttırarak iskemiyi önleme.
Sülük Tedavisinin Kullanım Alanları
Sülük (Hirudo medisinalis) tedavisinin antikoagülan (pıhtı oluşumunu engelleyici), vazodilatasyon, bakteristatik ve anestezik etkisi vardır. Bu etki mekanizması ile birçok hastalığın tedavisinde kullanılabilir. Bu sayede dolaşımı bozuk organlara giden damarlarda genişleme sağlayarak oluşan pıhtıları eriterek ve de varsa ortamda bakterilerinde çoğalmasını durdurarak hastalıklı organda dolaşımın sağlıklı olmasını sağlar. Her türlü mikrocerrahi operasyon sonrasında dolaşımın sağlıklı olması için uygulanabilir. Hirudo medisinalisin salgıları özellikle uç organları besleyen damarlarda tıkanıklığı açmak için günümüz teknolojisine rağmen hala en mükemmel yöntemdir. Venöz konjesyon ve kompresyona bağlı stazları önlemede de kullanılmaktadır. Kadın hastalıkları, ürolojik hastalıklar, eklem hastalıkları, migren ve gerilim tipi baş ağrıları, hipertansiyon, karın ağrıları, yaygın vücut ağrılarında, cilt hastalıklarında kullanılabilir. Şunu da unutmamak gerekir ki bu tedavi yöntemi, toksinlerden kurtulmak, dolaşımı hızlandırmak amaçlı (proflaktik olarak) da kullanılabilir.
Kesin Kontrendike Durumlar
Hemofili, lösemi, multipl miyelom, lenfoma, hipotansiyon (düşük kan basıncı), anemi, HIV enfeksiyonu AIDS, kemoterapi, karaciğer kanseri, kalp pili, gebelik, adet dönemi, diyaliz hastaları için sakıncalıdır.
Aşağıdaki ilaçları kullananların mutlaka bildirmeleri gerekir (Kronik kullanımı olan hastaların sülük tedavisi mümkün değildir):
Kumadin, Plavix ve benzerleri, Aspirin ve benzerleri, Dabigatran ve benzerleri
İşlemden 2-3 gün öncesinden bırakılması gereken ilaçlar:
Balık Yağı, Gingo biloba ürünleri, Asetilsalisilik asit, Sindenafil.
İşlemden önce yapılmaması gerekenler:
Güçlü ağrı kesici ilaçlar, bitkisel tedaviler, bitkisel kaynaklı kremler, homeopatik ilaçlar.
İşlem sonrasında yapılmaması gerekenler:
Fizik Tedavi, yoğun masaj, derin doku masajı, reflexo terapi, aromaterapi, akupresyon, koşu yapmak, bisiklet, yoğun yüzme, ağırlık kaldırma, yoğun çalışma
Sülük tedavisi ağrılı mıdır?
Ağrı düzeyi kişiye göre değişir. Sülüğün oluşturacağı ağrı arı ısırığı kadar denilebilir. Ancak bir farkla; sülük ısırmasından 1 ila 5 dk sonra canlının ağız salgısındaki maddeler anestezi etkisi göstererek ağrıyı hafifletir.
Sülük tedavisinde işlem sonrası kaşıntı olur mu?
İşlem sonrası en sık görülen yan etki kaşıntıdır. Bu alerjik bir reaksiyon değildir. Ağız salgısının oluşturduğu bir etkidir, 2-3 günde kaybolur. Bunun için önerimiz sirkeli su, soğuk komprestir. Uygulama alanını çizilmelere ve darbelere karşı korumak, sülük kaynaklı olmayan sonradan oluşacak komplikasyonlar önlenebilir.
Sülük tedavisinde kan kaybı çok olur mu?
Hayır olmaz. Bir sülüğün emebileceği kan maksimum 10 cc’yi geçemez. Toplamda oluşabilecek kayıp bir çay bardağını (yaklaşık 100 cc) geçmez. Hacamattan çok daha az kayıp olur.
Sülük tedavisinin enfeksiyon riski nedir?
Güvenli olmayan ellerde bu risk her zaman vardır. Defalarca veya çok hastaya kullanılmış sülüklerin en önemli riski bulaşıcı hastalıklardır (hepatit B, C, HIV). Hirudo medisinalis’in bağırsaklarında bulunabilen aeromonas spp. bakterilerinin enfeksiyon oluşturma risk vardır. Bu durumdan da güvenli ellerde işlem yaptırarak kurtulabiliriz.